• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

VİZE HABER

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Takvim
İLANLAR
NAZMİ METİN

Düğün Sezonunun Sonuna Gelmişken, Bir Kez Daha Düşünelim…

22/09/2023

Didem GÜLCE

     Eylül, çoğu zaman düğün sezonun bittiği ay olarak kabul edilir. Evlere davetiyeler ulaştıktan sonra, başlardı bir telaş.. Ne giysek, kiminle gitsek, acaba kimler gelecek, takısını takıp, diğer düğüne yetişebilir miyiz acaba? Aklımıza; bu çift mutlu olacak mı? Birbirlerini tamamlayacak mı? Diye sormak geliyor mu? Yada çiçeği burnunda çiftlerimiz; evleneceği kişiyle birkaç yıl sonrasının hayalini mi kuruyor, yoksa ertesi gün sosyal medyadan paylaşacakları fotoğraflara gelecek beğeni ve yorumlarımı önemsiyor.?

    Birde sünnet düğünleri var ki, çocuklarımıza ne yazık ki çok yanlış mesajlar verebiliyoruz. Sünnet, aile içinde törenler yapılarak aile yakınlarının, eş dost çevresinin bir araya gelerek eğlendiği bir merasimdir. Ülkemizde “sünnet düğünü” geleneği hala sürüyor. Sünnet yaptırıp yaptırmamak ailelerin kararıdır fakat sünnet düğünleri için aynı şeyi söyleyemem. 

  Düğünler ve kutlamalar birinin veya bir olayın “önemsenme” bilincini oluşturmaktır. Büyük bir düğün ile erkeklik organına yapılan küçük bir operasyon arasındaki ilişkiye dikkat edilmelidir. Çünkü aile olarak, toplum olarak erkek çocuğuna sünnet düğünü yaparak “sen mühimsin, hatta sen pipin sayesinde mühimsin “ mesajını veriyoruz.

    Diğer taraftan da kız çocuklarına; bir çok kültürde adet görmeye başlayınca bunu saklamaları ve bu konuda susmaları söylenir. Sıklıkla pis, iğrenç olarak nitelendirilirdi ne yazık ki adet görmeye başlamak. Yakın bir zamana kadar, hatta günümüzde bazı az gelişmiş bölgelerde bile kadınlar, kadınlığa ilk adımını atar atmaz adeta bundan sonraki taşıyacağı bütün ayıplar için peşin peşin cezalandırılırdı. Çocukluktan çıkışının müjdesini, kendilerine bir tokatla verirdi anneler. Utanç timsali kadınlar ,lekeli bir varlığa dönüşür, herkesten gizlenirdi bu bijolojik olarak doğurganlığın işareti olan, kadınlara bahşedilmiş özel ve güzel durum.

    Erkekler, erkekliğe ilk adımını sünnet merasimiyle kutlar, düğünler dernekler kurulur, hediyelere boğulur, ”koçum benim, erkek oldu diye” cümle aleme ilan edilir, gurur nişanesi şeklinde yere göğe sığdırılamaz .Erkek bu gereksiz, tantanalı özerkliğini açıkladıktan sonra, kendilerini üstün ve her hakka sahip olarak görür, ardından kadına şiddet de başlar, cinayette işlenir.

    Amin Maalouf, Orta Doğu insanını şöyle tanımlamış; “Her şeye üzülen ama, hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar.” Şikayet eden bir insanın yada toplumun, çözüm aradığını sanırsınız değil mi? Bizde durum tam tersi, çözüm için değil, söylenmek için şikayet ediyoruz. Her gün haber kanallarında kadın cinayetlerine tanık oluyoruz, ah’ layıp vah ‘ lıyoruz ama çözüm? Bir şeyleri değiştirmeye, düzeltmeye ne zaman başlayacağız.? Bende bir erkek çocuk annesiyim, oğluma sünnet düğünü yada herhangi bir kutlama ve merasim yapmadım. Kadınlara karşı hep şefkatli ve nazik olması gerektiğini aşıladım ta küçük yaşından itibaren. Cinsiyetini övecek yada yüceltecek hiç bir söylemde bulunmadım. Bir kadını sevmeyi ve saygı duymayı kendimle öğretmeye başladım ona. Neden mi? kızlar da benim, bu vatanın evlatları, saçlarının tek teline zarar gelsin istemem. Bu durumun bir başka boyutu daha var ki, üzerinde durmadan geçemeyeceğim bir kadın olarak. Cinselliği bastırılan yada yüceltilen toplumlarda dişinin her samimi davranışı, erkek tarafından şehvet olarak algılanır. Kadınların samimi ve nazik davranışları erkekler tarafından ‘ilişkiye davet ‘ olarak yorumlanıyor çoğu zaman. Kadınlar “ acaba yanlış mı anlaşılırım ?” diye düşünmekten karşı cinsle dostça ve sağlıklı ilişkiler kuramıyorlar. O yüzden bizim toplumumuzda “kadınların erkekten arkadaşı olamaz”, sadece kocası, sevgilisi olabilir gözüyle bakılıyor. Biz kadınlar, nefis olarak değil, nefes olmak için doğduk ama erkekliği göklere çıkaran zihniyetlerle, nefis olduk ne yazık ki… Oğullarımız da, kızlarımız da bizim çocuklarımız. Biz nasıl yetiştirirsek öyle olurlar. Biz yetiştirmezsek, başkaları gelir tanımlar. Erkekliğe geçişin ve kızlara üstünlüğün vurgulandığı sünnet düğünlerine artık bir son verelim. Sünnet düğünleri hem kişisel, hem de toplumsal bir “düğüm” e dönüşmüştür. Yani sünnet düğünleri ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar veriyoruz. Artık bu düğümler’ den kurtulmak dileğiyle…                                                                                                 Didem Gülce

148 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.133532.2622
Euro34.932035.0720
NECDET TEZCAN