Yazısında ırkçı ve yabancı düşmanı olmadığını üzerine basa basa dile getiren Cemal hoca, ancak yaşanan değişimin tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladığına işaret ediyor. İşte Cemal hocanın sosyal medya hesabından paylaştığı harika yazısı;
“Küçüklüğümüzde bizi okumaya teşvik etmek, çalışma azmimizi arttırmak için hep şöyle derlerdi;
- Okumaz ve kendinizi kurtarmazsanız bu köyde kapalı kalır, dışarıdan gelen zenginler Kıyıköy'e yerleştiğinde ise onların kapısında ancak bekçi veya hizmetçi olursunuz!
Onlar mı çok ileri görüşlüydü biz mi basiretsiz kaldık bilmiyorum ama Kıyıköylü olmayıp da Kıyıköy'de yatırım yapan orta ölçekli ticari işletme sahiplerinin pastadaki pazar payı üstünlüğünü ele geçirmek üzere oldukları görülmektedir. Bu hususta -bilerek veya bilmeyerek- kimin katkısı varsa vebali de büyük olacaktır.
BU GÜNLERİ ARARIZ
Kara para aklayıcıları için Türkiye'de kolay para kazanma yollarından biri turizm beldelerine hücum etmektir... Bu yasal görünüşlü karanlık yapıların Kıyıköy'e girmesi engellenemezse hepimiz açısından çok sıkıntı verici bir durum gelecek neslimizi bekliyor olacaktır.
NE YAPABİLİRİZ?
Bir defa kafadan, Kıyıköy tabiriyle "hasütlüğü" bırakıp, -yasal haklılıklar hariç- en küçük şeyde birbirimizi şikayet etmekten vazgeçmeliyiz.
Tarla, arsa ve bahçe gibi mallarımızı sırf daha fazla para verdi diye bilmediğimiz-tanımadığımız-güvenmediğimiz insanlara satmamalıyız.
Belediye yerli işletme ve yatırımcıların yasal işlemlerini kolaylaştırmalı ve yokuşa sürmeden, vatandaşıma nasıl daha fazla yardımcı olabilirim diye çırpınmalıdır.
Belediye bağıra çağıra sokaklarda dolaşan seyyarlara, meydandaki, girişteki,-çıkıştaki, kantar bölgesindeki yasal olmayan hiç bir satıcıya izin vermemelidir.
Kimse kusura bakmasın. IRKÇI VE YABANCI DÜŞMANI DEĞİLİM AMA.. Ben balığımı Kıyıköylü balıkçıdan, balımı, etimi, sütümü, yoğurdumu, meyvemi, sebzemi, karpuzumu, yumurtamı Kıyıköylü üreticiden almak, misafirimi Kıyıköylü pansiyoncuda konaklatmak, çayımı-kahvemi Kıyıköylü’nün işlettiği kafede içmek istiyorum”